TFF Spor Psikoloğu Ömer Ateş Bizlerleydi

TFF Spor Psikoloğu Ömer Ateş Bizlerleydi
27.05.2010

Süper lig üst klasman hakemlerine, Ulusal Futbol Gençler Akademisi (UFGA) projesi kapsamında antrenörlere ve Genç Milli Takımlara psikolojik destek veren Ateş, Şirketler Futbol Ligi ni maçlarını takip etti ve şunları söyledi.

 

Pazar günü Lotto Şirketler Ligi'ni izlemek için Bayrampaşa Belediye Stadı'na gittim. Şunu açık olarak ifade etmek istiyorum ki futbol kalitesinin bu kadar yüksek olacağını tahmin etmiyordum. Mustafa Nevzat İlaç- Finansbank, Garanti Bankası-Vodafone, ve Genpa- Allianz maçlarını seyrettiğim zaman çok keyifli anlara şahit oldum.


Mesleğim gereği Türkcell Süper Lig maçlarını bir kısmını canlı diğerlerini de CD'lerden izliyorum. Maçın hakemlerini gözlemlemek ve onlara psikolojik, duygusal ve vücut dili konusunda geri bildirimlerde bulunmak için bazı anları defalarca seyrettiğim oluyor. Bir gün öncesinde İnter- Bayern Münih maçını seyrederken on dakika dikkatimin dağıldığını  düşünürken dün böyle bir şansımın olmadığını fark ettim. Çünkü Şirketler Ligi'nde mücadele eden takımlar yüksek oyun temposu ile buna müsaade etmediler. Üst üste çok güzel paslaşmalar, çapraz koşular, ustaca goller, kanat organizasyonları ve şutlar maçları heyecanlı hale getirdi.

 

SporMax Türkiye'nin düzenlediği bu organizasyonun şirketlerin vizyonuna çok şey kattığına inanıyorum. Kaybedenin olmadığı tamamen kazan - kazan sistemine göre organize edilen çok özel bir organizasyon. Uzman bir spor psikologu olarak turnuvada yirmi tane kazanan takımın (şirketin) olduğunu düşünüyorum. Maçların en detayına kadar istatistiklerinin tutulması, maç sonuçlarını online olarak anında öğrenilmesi ve belirli hedeflerin konulması (2000. gol, tarihi puan cetveli, en uzun süre gol yemeyen kaleci gibi) turnuvanın ne kadar profesyonel yapıldığını gösteriyor.

 

Turnuvanın sonucunda elbette bir takım şampiyon olacak. Fakat turnuvaya katılan bütün takımların kazanacağı çok şey olduğunu düşünüyorum. Takımlarda bir arada oynayan oyuncuların turnuva boyunca öğrendiği takım ruhu, liderlik, sorumluluk alma, arkadaşının hatasını telafi etme, iyi konsantrasyon, motivasyon, hedef koyma ve 3D (duygu, düşünce ve davranış) kontrolünü iş hayatında da kullanacağından eminim.

Futbol birçok özelliğiyle yaşam gibidir. İyi analiz edildiğinde bize çok şey kazandırır. Futbol bize sabrı, disiplini, iyi organize olmayı, kazanmayı, özgüveni öğretir. Hayatta bu olguları okulda, iş hayatında, ailemizde ve ikili ilişkilerde hep yaşarız.

 

Uzman bir spor psikologu olarak turnuvada yirmi tane kazanan takımın (şirket) olduğunu düşünüyorum. SporMax Türkiye'yi Şirketler Ligi gibi bir organizasyonu düzenlediği için tebrik ediyorum.

 

Amatör olarak futbol oynamış, yardımcı antrenörlük yapmış gerek yurt içi ve dışında futbolcularla çalışmış bir spor psikoloğu olarak, futbolda konsantrasyonun başarıda çok önemli bir etken olduğunu düşünüyor ve başarınıza katkıda bulunacağına inandığım Futbol ve Konsantrasyon adlı yazımı okumanızı tavsiye ediyorum.

 

Ömer Ateş

Spor psikoloğu

www.maksimumperformans.com

 

FUTBOL VE KONSANTRASYON

Hepimizin bildiği gibi konsantrasyon başarıya giden yolda anahtar rol oynamaktadır. Başarıya ulaşan veya üstün performans gösteren sporculara başarıda ne gibi faktörlerin etkili olduğu sorulduğunda genellikle verilen cevapların başında müsabakaya iyi konsantre olduklarını ifade etmeleridir. Aynı şekilde beklenen performans gösterilemediği zaman bunun altında yatan en önemli faktörlerden birinin de yeterli konsantre olamamak yatmaktadır. Peki o zaman konsantrasyon nedir? Konsantrasyonumuzu etkileyen faktörler nelerdir? Nasıl daha iyi şekilde konsantre olabiliriz?

 

Hepimizin bildiği gibi evde, okulda, iş hayatında ve sahada  duyduğumuz klasik cümleler vardır. "konsantre ol", "kendini maça ver" gibi, fakat kimse bize bunun nasıl olacağını söylemez veya söyleyemez. Konsantrasyon dikkatin belli bir noktaya toplanmasıdır veya bulunduğumuz zaman dilimine kendimizi zihinsel olarak kilitlemektir. İyi konsantre olabilmek düzenli bir çalışmadan ve fazla tekrardan geçmektedir. Bunun yanında konsantrasyonumuzu etkileyen faktörlerin bilinmesi de çok önemlidir çünkü sporcular konsantrasyonunu etkileyen faktörleri teşhis edemezlerse çözüm bulmakta zorlanırlar ve bu kısır döngü haline dönüşür. Bunun sonucunda sporcular bu gibi durumları kabullenerek bir davranış haline getirirler bu da onların karakterine daha sonrada kaderine dönüşür.

 

Sporcularla yaptığım çalışmalarda sporcuların konsantrasyonlarını olumsuz yönde etkileyen birçok önemli etken ortaya çıkmıştır. Bu etkenler spor psikolojisi terminolojisinde iç etkenler ve dış etkenler olarak 2'ye ayrılır.

İç etkenler: Korku, baskı (özellikle taraftar, yönetici, medya, anne-baba'nın yaptığı baskılar) üzüntü, kızgınlık, yapılan hataları düşünmek, gelecekte hata yapmaktan korkmak, aşırı derecede analitik olmak, olumsuz düşünceler, düşük motivasyon. Bu etkenler kişinin kendi kendine yarattığı engellerdir.

Dış etkenler: Olumsuz hava koşulları, seyirci, medya, ve rakibin üstün performansı. Bu etkenler tamamen kişinin dışında gelişen çevresel etkenlerdir. Kişi bu gibi etkenleri kontrol edemez. Gerek yurt dışında gerekse yurt içinde sporcularla yaptığım çalışmalarda konsantrasyonlarını daha çok iç faktörlerin etkilediğini gördüm. Bunun temelinde kişinin düşünce, davranış ve duygusal yapısı önemli derecede rol oynamaktadır. Bir çok sporcu müsabaka öncesinde rakibinin sıralamadaki yerine, daha önce onla yaptığı ve kaybettiği müsabakalara veya içindeki olumsuz hislere kapılarak maça sonucu kabullenerek çıkmaktadır. Bu gibi durumlarda sporcu olumsuz düşüncelerle özgüvenini azaltmaktadır bu da sporcunun daha fazla strese girmesine sebep olur. Bu gibi faktörler sporcunun konsantrasyon kalitesini olumsuz yönde etkiler ve müsabaka sırasında bir birini takip eden hatalar yapmasına sebep olur. Bazen sporcular maça çok iyi konsantre olmalarına rağmen müsabaka içinde konsantrasyonları çok çabuk dağılabilmekte ve tekrar toparlamakta güçlük çekmektedirler. Bunun en büyük sebepleri dikkatin bir önceki hataya verilmesi ve bu hata üstünde gereksiz yere düşünülmesidir. Bunun yanında sporcular kendilerine hata toleransı vermemektedir. Futbol gibi hem fiziksel hemde mental olarak zor bir spor dalında sporcunun kendisine sıfır tolerans veya 1-2 hata toleransı vermesi gerçekçi değildir. Sporcular elbette daha az hata yaparlarsa kazanma şansları artacaktır. Fakat önemli olan kazanmak için daha az hata yapmamaya odaklanmak yerine kendisinin performansını artırıp kazanmasına yardımcı olacak  taktiksel, tekniksel ve mental faktörlere odaklanmasıdır. Şunu aklımızda tutmakta fayda vardır hata yapmaya odaklanmak bizim daha fazla hata yapmamıza sebep olur.

Konsantrasyonun temelini dikkat oluşturmaktadır ve biz bunu ne kadar iyi bir şekilde algılarsak konsantrasyon kalitemiz o kadar artar. Dikkat hedefe yönelik bilinçli bir algıdır. Iki unsur dikkatin kalitesini belirler. Dikkatin daraltılması : Dikkatin yalnızca bir noktaya toplama yeteneğidir. Örnek: frikik atışında topu atmak istediğiniz noktaya odaklanmak.

Dikkatin genişletilmesi : Dikkatin birden daha çok unsura yöneltilmesidir. Örnek:  Oyuncunun hücum ederken rakip oyuncuların ve kendi takım arkadaşlarının konumuna göre topu en uygun arkadaşına atmak için  uygun seçenekleri gözden geçirmesi. Burada sporcunun seçenek unsurları 1'den daha fazladır. Mesela: sporcu rakibinin pozisyonuna göre topu onun soluna veya sağına hangi vuruş şekli ve şiddetiyle vurma seçeneklerini dikkate alır. Eğer sporcu bu seçenekleri farkına varırsa isabetli orta veya vuruş şansını arttırır. Bu gibi durumlarda sporcular dikkatini etkili şekilde genişletirlerse seçenekleri daha çok artacaktır fakat bundan sonraki basamak dikkatin etkili şekilde daraltılmasıdır yani en etkili seçimin yapılmasıdır. Bir çok futbol müsabakasında  bazı oyuncular inanılmaz basit hatalar yapmaktadır bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi dikkatin genişletilmesi ve daraltılmasındaki mekanizmanın iyi işletilememesidir. Ülkemiz futbolunun en büyük sorunlarından biri yan top ve duran toptan yenilen gollerdir. Bu gollerin yenmesinin en büyük sebebi geniş dikkatten dar dikkate geçişte yaşanan problemdir. Mesela savunma yapan oyuncuların dikkatlerini topa, rakibine ve alacakları pozisyona vermeleri gerekmektedir. Ama birçok oyuncu dikkatini gerektiğinden daha çok topa odakladıkları için rakiplerini kaçırırlar bu yüzden iyi pozisyon alma şansları ortadan kalkar.

        

 

           İYİ KONSANTRE OLMANIN VE BUNU KORUMANIN YÖNTEMLERİ

 

İyi konsantre olmak ve bunun devamlılığı sağlamak kuşkusuz sporcunun performansının artmasında katkısı büyüktür. Sporcular bazen bir maça çok iyi konsantre olabilirler fakat maç içinde gelişen olaylar mesela rakibin gol atması veya yapılan kritik hata veya hatalar  konsantrasyonlarını olumsuz etkileyebilir eğer sporcuların konsantrasyonunlarını tekrar kazanamazlarsa bu sonuca olumsuz yönde etki eder. Iyi konsantre olmak bunun devamlılığını sağlamak ve dağılan konsantrasyonun hızlı bir şekilde geri toparlamak için bir takım stratejiler kullanılabilir..

Örnek:

* Tetikleyici kelimeler veya fiziksel dürtüler kullanmak.

* Derin nefes tekniğini kullanmak.

* Zihinde canlandırma yapmak.

 

TETİKLEYİCİ KELİMELER KULLANIN: Kullanılacak kelimelerin kısa, olumlu ve yapılan spor türüne uygun kelimeler olması.

Örnek: Sakin ol, topa bak, adamını tut, yüzde yüz mücadele et ….

 

TETİKLEYİCİ FİZİKSEL DÜRTÜLER KULLANIN: Dikkatinizin dağıldığı an veya stresli olduğunuz zaman fiziksel dürtülerle dikkatinizi toplayabilir ve kendinizi kontrol edebilirsiniz.

Örnek: Alkışlamak, elle bacağa hafifçe vurma v.s

 

DERİN NEFES ALMA:  Beynimiz saniyede 750 milyon uyarıyı analiz eder ve bunların yarısını vücuda göndererek bizi yönlendirir. Bu kadar etkili şekilde çalışan beynimiz aldığımız oksijenin %25'ini kullanır. Evet yanlış duymadınız bunları 1200-1600 gram ağırlığındaki beynimiz yapmaktadır. Müsabaka sırasında veya öncesinde aşırı derecede gergin olmak ve strese girmek bu işleyişi bozar. Çünkü vücudumuzdaki kaslar( 600'den fazla) aşırı derecede sertleşerek esnekliğini kaybeder. Beynimizin oksijene duyduğu ihtiyaç artar eğer yeterli oksijen beyne ulaşmazsa bu da vücudumuzla beynimiz arasında koordinasyon bozulmasına sebep olur. Bunların sonucunda kişi kendini kontrol etmekte zorlanır bu yüzden gerginlik, kızgınlık ve dikkatin dağılması gibi durumlarda derin nefes alma yöntemi hem fiziksel hemde zihinsel olarak bir rahatlık sağlar buda daha iyi konsantre olmayı kolaylaştırır. Bu tekniği etkili bir şekilde kullanabilmek için belirli kriterlerin uygun bir şekilde yapılması  gerekmektedir.

 

* Burundan yavasça nefes alınır 3-4 saniye.

* Öncelikle diafram daha sonra ciğerler hava ile doldurulur.

* Nefesin 2 saniye tutulması.

* Nefesin çok yavaş bir şekilde ağızdan verilmesi.

 

ZİHİNDE CANLANDIRMA: Sporcunun maç içinde yapmak istediği şeyleri beş duyu organını ( görme, koklama, işitme, hissetme, ve tatma) kullanarak kafasında prova etmesidir.

 

Etkili zihinde canladırma için gereken unsurlar:

 

* Rahatlamış bir şekilde olmak.

* Olumlu şekilde hayal etmek.

* Beşduyu organını kullanma.

* Yapmak istediğiniz şeyi kafanızda canladırmak.

* Zamanın ayarlanması.

 

                                                          ÖZETLE:

 

* Maçı sahada oynamadan önce zihninizde oynayın.

* Bulunduğunuz ana konsantre olun (şimdi ve burada felsefesi). Maç içinde geçmiş ve geleceği düşünmek daha fazla hata yapmanızı sağlar.

* Sadece bireysel olarak kendinize fokus olun.

* Kendinize hata yapma toleransı verin.

* Zevk alarak oynayın.

* Hatalarınıza değil  güçlü  yönlerinize ve yapmak istediğiniz şeylere yoğunlaşın.

* Sahada iyi veya kötü oynarken kendinize motive edici sözler söyleyin.

* Maçtan önce belirli durumlara göre stratejiler geliştirerek zihinsel oyun planınızı oluşturun.

* Zihinsel ve fiziksel olarak 100%'e ulaşmaya çalışın.

* Oyunun durduğu anlarda stress oranı yüksekse derin nefes alıp verin.

* Her zaman + + + + + (olumlu) olun ve bunu koruyun.

 

Ömer Ateş

Spor psikoloğu

www.maksimumperformans.com